Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Herkes kendi yüreği kadar anlar, yürek yazar, dil susar….
Hikayemizde sadece varacağımız yer değil, yürüdüğümüz yoldur aslında.O yolda attığımız her adım, öğrendiğimiz her ders, yaşadığımız her duygu bizimdir.
Kendimize karşı nazik olmak, yolun zorluklarını kabullenmek ve o anın kıymetini bilmek gerekir.
Yağmur fırtınasından öğrenilecek bir şey vardır. Ani bir sağanağa yakalanınca ıslanmamaya çalışır ve yolda hızla koşarsın. Evlerin saçaklarının altından yürür, yine de ıslanırsın.
Eğer en baştan, ne yaparsan yap aynı derecede ıslanacağını kabullenseydin, şaşırmazdın.
Mesela:
“Ben asla…”
Diye başlayan cümleler kurmayacaksın.
Başkasının başına gelen her şey benim de başıma gelebilir diyeceksin.
Ve hiç kimseyi yaşadıkları için kınamayacaksın.
Bazen bulunduğun ortamda küçülüyorsan, kendini ifade ettikçe yanlış anlaşılıyorsan ya da sadece sustuğunda kabul görüyorsan, orası senin yerin değildir bu böyledir.
Bu senin eksikliğin değildir.
Çünkü ait hissetmediğin bir yerde kalmak, seni senden uzaklaştırır.Oysa hayat sürekli kendini ispat etmeye çalışmakla değil, olduğun haliyle kabul gördüğün yerde özgürleştiğinde güzelleşir.
Hayat her zaman dileğimizi vermiyor bize. Bazen hiç düşünmediğimiz, ihtimal dışı bir şey gelip oturuyor yanı başımıza.
Dünya hırslarından arınmak ne zor. Üstelik bu dünyadaki zamanımızın kısıtlı olduğunu bilmemize rağmen daha iyisi için çabalamaktan vazgeçmiyoruz. Daha iyisinin gerçekten daha iyi mi olduğunu bilmeden hem de!
Herkese gönül esenliği, aydınlanmış bir kafa ve güzel demlenmiş bir çaydan keyif alacak kadar yaşam mutluluğu olsun diyorum…