Forumtagram Genel Forum Sitesine Hoş geldiniz!

Foruma Üye Olmadan, Konu açamaz, Yorum yapamaz ve Üyelerimizle Etkileşimde Bulunamazsınız. :)

Üye Ol!

Herkes kendi yüreği kadar anlar, yürek yazar, dil susar….

Ya kendimiz gibi olanı severiz, ya da olmak istediğimiz gibi olanı.

İlk karşılaşmada bir insana ne kadar yakınlık duyuyorsak, ona o kadar benziyoruzdur.

Ne kadar kendimizi uzak hissediyorsak, ona o kadar benzemiyoruzdur.
 
Herkese koşamaz, her yere yetemez, her sorumluluğu alamayız bazen…

Elinden gelenin fazlasını yaptıkça değerli olmak yerine sıradanlaşıyoruz.

Uyanış illaki sabaha varmak değil ki, benim için kendini bulmaktır.

Bırak onlar haklı olsun mutluluk sana kalsın.Gönlü nankör olana zaten yaranılmaz.

Dünün keşkelerine, yarının acabalarına elveda diyorum…
 
Günaydın şu üç günlük dünyada sevdiklerine sımsıkı sarılanlar, kendini sevmenin acemiliğini kırk yıl geçsede üstünden atamayanlar;

Günaydın güzel hayatım, sevdiğim şeyleri ve kişileri önemsediğim, her şeye rağmen yaşamak güzel deyip hayata tutunanlar, bakıyorum bay mutlu ise bayan tuhaf, telaşlı amca, huzurlu teyze ve henüz vergiden muaf olan hayallerimize kocaman günaydın…. :byy:
 
Acınasız dediğimiz zamanın halimize acıdığı zanandayız.Keşke zaman kadar dürüst olabilsek.

Geldiği belli,
Gittiği belli,
Bittiği belli.

Ya insanın neyi belli…
 
Herkes senin için en iyisini istemiyor ki. O nedenle yapacağı her işi gizli tutmalı insan.

Çünkü insanlar bilmediklerini mahvedemez…
 
Herkesin kendine göre bir doğrusu olabilir ama gerçeğin sınırlarını aklın büyüklüğü belirler.

Herkesin bir yüreği olabilir ama yüreğin büyüklüğünü zor zamanlarda gösterdiği o dik duruşu belirler.
 
Bugün şöyle bulunduğum yerde gözlemlediğim şuydu;
Samimiyet mühim ama mahremiyet de mühim.

İnsan kendi kalbini korumazsa kimse onun yerine bu kalbin bekçiliğini yapmaz.
 
Herkes birbirine sürekli bir şeyler öğretiyor, uyarılar yapıyor, hatalarından bahsediyor, had bildiriyor.

Oysa ki kimse kendine dönüp; ben insan olabildim mi diye sormuyor? İnsan olmak sadece başkalarına doğruyu göstermekten ibaret değil ki.

Bazen kendi içimizdeki samimiyeti, anlayışı sorgulamamız gerekir.Daha çok öğretmen daha az öğrenci olmamalıyız.

Zira insan olmak sürekli öğrenmek ve kendini geliştirmekle mümkün… :-)
 
Ayağıma değen taşları şimdi görüyorum...sırtımda ki elleri... ben düşerken aslında hep denizi izliyormuşum.

Ölüm nasıl karşılanır bilmediğimden hep uyuma numarası yapıyormuş gibi...
 
İnsanlar genellikle bir günün renklerini sadece gün başlarken ve sona ererken fark ediyorlar, oysa günün her anı, her dakikası değişen, iç içe geçen yığınla farklı renk tonu içeriyor.

Mumsu sarılar, bulutsu maviler. Kasvetli karanlıklar.
 
“Bir gün en sevdiğim öldü.

Ben neye üzülsem hep onun ölümüne ağladım.” diye bir söz okudum az önce.

Göğsümün vitrinini devirdi, tuz buz etti her şeyi.

Hep böyledir.

Bir gün en sevdiğin seni terk eder ve ardından kim gidersen gitsin, onun olmayışına ağlarsın.

Hayat, tam da böyle.!
 
Eğer bahar gelip şenlendirmişse gönlünü ve sonra pencerenden bakıp gökyüzüne gülümsüyorsan,

Yüzünde tebessüm olmuşsa iç çekişlerin,

Ve en derinlerine çekebilecek kadar sağlıklıysan bu pekmez tadındaki havayı,

Mutlusundur…

İçini titretirken içinde sakladığın güvercin kanatlı çocuk, soğuk havaya gülüp geçiyorsa,

Ve hala duanın kabul olacağından eminsen,

Umutlusundur.
 
Ayrılığın en zor tarafı; kurduğumuz hayallerde artık onun olmaması.

Birlikteliğimize olan alışkanlığımın artık olmaması ve o çok sevdiğin kişiyi bir daha göremeyecek olman…

Ne kadar zor görünse de zaman hepsinin ilacı, yas bu hayatın bir gerçeği. :cautious:

İyileşiyoruz işte zamanla.Canım anneciğim yarın ölümünün üçüncü yılı ve hala dün gibisin bende.Yağmur yağıyor yarın sabah sana geleceğim olsun ve şimdi şarkımızı çalıyor ve Nevin’le birlikte söylüyoruz sende bizi duyuyormusun?

Değmen benim gamlı, yaslı gönlüme
Ben bir selvi boylu yârdan
Ayrıldım, ayrıldım, ayrıldım oy

Evvel beraberdik dostun bağında
Felek vurdu yuvamızdan
Ayrıldım, ayrıldım, ayrıldım oy …/…
 
İnsan kimseyi bir çırpıda silmez aslında.Öncesinde çok şey yaşanır, çok şey yutulur.Sessiz kalınır, kırgınlıklar içine atılır.

Defalarca kez görmezden gelinir hatalar, defalarca kez belki düzelir diye umut edilir.Umutlar yıkılsa da yeniden inşa edilir.Bir cümleyle kırılmamak için bin kelime susulur.

Göz göre göre kalpteki yerini kaybetmesine izin verilmez, çünkü sevgi kolay silinmez…
 
İnsan dünya gibidir.İçinde yüzlerce fırtına kopar.Ama herkes kendi yaşadığını bilir.

O yüzden kimse kimseyi yargılamasın.Herkesin yükü kendine ağır.
 
İnsanın evi neresidir? Sorusuna yeni bir cevap iliştiriyorum.

Kendini kabul ettirme kaygısı taşımadığın yerdir.

Kapıyı zorlamanın gerekmediği, her ne durumda olursan ol eşikten içeri adım attığın an “oh be dünya varmış “ diyebildiğin yerdir.
 
Tekrarı yok ki bazı şeylerin.Geçen gün gibi, harcanan ömürlerimiz gibi.

Güzel şeyler bıraksak arkamızda.Sevgi gibi, tebessüm gibi ve onurumla yaşadım demek gibi …
 
Nefesimizin dokunuşlarıyla, tenimizde gezinen ılık bir esintinin sarhoş etmesiyle yalpalıyor bizi hayatımız.

Hiç bitmeyecekmiş gibi görünen son durağa doğru ilerleyerek saniyeden dakikayı, dakikadan saati eksiltiyoruz.

Kovalamacayla geçip gebe kaldığımız bir yer olarak kalıyor hayatımız.

Böylece yaşama sessiz kalmayı öğreniyoruz…
 
Ben şuna inanıyorum; insan hangi titreşimdeyse, hayat ona o frekansta cevap veriyor. :-)

İçimden gelen özgüven gerçeğin sınırlarını yenileyerek çiziyor.
 
Bugün içimdeki huzura kulak vermeyi, anda kalmayı ve hayatın bana sunduğu küçük mucizeleri fark etmeyi seçtim.

Karşıma çıkan herşeyin ruhsal büyümeme hizmet ettiğini biliyorum.

Şefkatle, farkındalıkla ve sevgiyle ilerlemeye niyet ediyorum.
 
Geri
Üst Alt